KUR’ÂN MU’CİZESİ
#1
Gökyüzünün  ve  yıldızların  evvelînin  duman  olduğu,
 
bilim  ve  teknik  vâsıtalarının  ilerlemesine  kadar  bilinmi-
 
yordu. Ancak bu, kabul edilen bir gerçektir. Bu gerçeği ise
 
hiç kimsenin bilmediği bir zamanda Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı
 
Kerîm’de   şöyle      bildiriyordu:   “Sonra      duman       hâlinde
 
bulunan  göğe  yöneldi  ve  yeryüzüne  isteyerek  veya
 
istemeyerek  buyruğuma gelin dedi.  İkisi  de isteyerek
 
geldik, dediler.”
 
ilim adamları günümüzde, yıldızların hâlâ yaratılmakta
 
olduğunu  bunların  birbirlerinden  uzaklaşmakta  olduğunu
 
yani  göğün  genişlemekte  olduğunu  söylüyorlar.  Kur’ân-ı
 
Kerîm ise bu gerçeği 14 asır evvel şöyle bildiriyordu:  “Biz
 
semâyı        bir     kuvvetle       binâ      ettik,     biz     onu
 
genişletmekteyiz.” (Zâriyat s. 47)
 
“Allah  (c.c.)  kime  hidâyet  etmeyi  dilerse,  onun
 
göğsünü İslâm’a açar, gönlüne genişlik verir. Kimin de
 
sapıklığını  dilerse  onun  kalbini  öyle  sıkıştırır  ki îmân
 
teklifi karşısında göğe  çıkacakmış  gibi (zorlukta) olur.
 
Allah îmân etmeyenler üzerine böyle azâb
 
birakir.” (Enam s. 125)
 
Bu Âyet-i Kerîme ile asıl olan gâye; Mü’mîn ile kâfirin
 
islâm    karşısındaki     hâllerini   ve   psikolojik    durumlarını
 
açıklamakla beraber, ilmî bir gerçeği de, ifâde etmiş oluyor.
 
Çünkü  uzaya doğru yükseldikçe havanın azaldığını, hava
 
azalınca  da  göğsün  sıkılmaya  başladığını  ve  hattâ  öyle
 
zaman olur ki nefes almanın bile güç olduğunu bugün ilim
 
adamları  söylemektedirler.  Resûlullâh  (s.a.v.)  Efendimiz
 
zamanında durumun böyle olduğunu bilen var mıydı? Bu
 
gerçek, balonların ve uçakların keşfinden sonra farkedildi.
 
Kur’ân-ı  Kerîm’in  ise  bunu  14  asır  evvel  bildirmiş  olması
 
onun Allah’ın Kelâmı  olduğuna delildir. Not: Kur’an-ı  Kerim
 
ile ilgili Yazılar serisinin bir sonraki yazısı 3 Nisan tarihindedir.
 
(Mehmed Çağlayan, Ehl-I Sünnet ve Akaidi,  130.s.)
  


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar:
1 Ziyaretçi